Friday, October 30, 2015

İstanbul Kahve Festivali 2015


Geçen sene Aralık ayında gerçekleşen ilk festivalin ardından bu yıl İstanbul Kahve Festivali 22-25 Ekim tarihleri arasında bir kez daha Türkiye'den olduğu kadar diğer ülkelerden de kahve profesyonellerini ve kahve severleri bir araya getirmeyi başardı. Festival mekanı geçen sene Galata Rum Okulu'yken bu sene daha geniş ve yarı açık olan - bana göre tarihi özellikleri ve lokasyonu açısından çok iyi bir seçim - Haydarpaşa Garı'ydı.

Festival çok daha popüler hale gelmiş olacak ki 4 gün-8 seans bütün biletler günler öncesinden tükenmişti. İstanbul kahve sahnesi görece ve akranlarına kıyasla 3. dalga hususunda yeni. Ancak özellikle 2013 yılından sonra bu sahne hızla doldu ve görünen o ki geçen zaman içerisinde çok sıkı kavurucular, demleyiciler ve baristalar yetişti. Şüphesiz bu gelişmelerin ardında 2014 yılındaki festival de önemli bir etken.



Tek günlük Cumartesi ziyaretim sırasındaki gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki festival geçen seneye göre kendini oldukça geliştirmiş: İlk olarak kahve ekipmanlarının tip ve marka sayısı özellikle 3. dalga ekipmanlar açısından artmış. Geçen sene Chemex fazlaca dominanttı ve Siphon sadece kozmetik özellikleri sayesinde gereksizce öne çıkmıştı. Bu yıl V60, Kalita ve Gino demleyicileri bolca gördük ve kettle, tartı ve diğer yardımcı ekipmanlar oldukça fazla sayıdaydı. Geçen sene 3. dalga ekipmanları almak çok kolay ve tanımlı değildi. Bu sene mesela Hario'nun distribütörü oldukça fazla sayıda malzeme satmayı başardı. İkinci olarak, kahve personeli çok daha fazla tecrübeliydi ve bu yeni kahve tutkunlarına daha iyi kahve servis edilmesini sağladı. Kahve çekirdeklerinin genel kalitesinde de ciddi seviyede artış vardı. Başka bir gelişme de, seminer ve workshop alanlarının tamamen ayrılması ve profesyonel workshop alanının bunlardan da ayrı yerde tutulmasıydı. Son olarak belirtmek istediğim en önemli gelişmelerden bir diğeri ise Türk Kahvesi'nin, özellikle Specialty Turkish Coffee ve Turgay Yıldızlı'nın katkılarıyla, geleneksel yorumunun yanında modern yorumuyla -üçüncü dalga diyelim- ve seminerlerle sunulmasıydı.

Elimden geldiğince yapabildiğim tadımlarda ilk olarak Gino ve Chemex kullanan Aslı Yaman'dan iki demlemeyi deneyebildim. Özellikle Kenya AA oldukça etkileyiciydi. Aslı Yaman Türkiye'deki kahve profesyonellerinin önde gelenlerinden ve artık yurtdışında bazı kahve firmalarının direktörü ve danışmanı olarak yaşıyor. Ankara'dan kalkıp festivale giden biri olarak Turgay Yıldızlı (danışman ve Specialty Turkish Coffee sahibi) ve Çağatay Gülabioğlu'nu (Türkiye'deki en deneyimli kahve insanlarından biri ve şimdilerde Probador Colectiva adı altında danışmanlık yapıyor.) aynı standın arkasında yakaladığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Kendilerinden eşsiz bir Etiyopya Kochere espresso içtim. Kronotrop standında da oldukça fazla vakit geçirdim. Kronotrop'u Galatasaray Lisesi yakınlarında bulunan ve Çağatay Gülabioğlu tarafından işletilen küçücük dükkandan beri takip ediyorum. Şimdilerde şehirdeki 3. dalga kahvenin liderlerinden biri Kronotrop ve buzzfeed tarafından tüm dünyadaki en iyi 25 kahveciden biri olarak gösterildiler. Bir demlemelerinin ve Brezilya yerine Etiyopya orijinden yaptıkları Türk kahvesinin tadına baktım. İkisi de oldukça başarılıydı. Festivali takiben Cihangir'deki yere de uğradım. Petra, festivalin en büyük standlarından birine sahipti - hem demleme alanları hem de ayrı bir alışveriş bölümü yapmışlar. Petra, İstanbul'daki en önemli kahve markalarından biri ve kendi demlemelerimden örnekleyebildiğim kadarıyla oldukça kendine has çekirdek ve kavurmalara sahip. Dürüst olmak gerekirse, festivalde içtiğim demlemeyi beğenmedim ve sulu buldum ama bunu festivalin karmaşasına veriyorum. Gayrettepe'deki etkileyici mekanlarını ziyaret ettikten sonra ise söyleyebilirim ki demleme, personel ve kavurma kalitesi açısından Türkiye'nin belki de en iyisi. 

Festivalde bunun dışında Ministry of Coffee, Coffee Department, Coffee Manifesto, Zapatista Coffee Collective, Espresso Perfetto, Baristocrat ve daha birçok standa daha uğradım. Tek problemin hafif de olsa özellikle ekstra sıcak içeceklerde kağıt kokusuna sebep olan festival bardaklarının olduğunu söylemem gerekiyor. Uludağ tarafından ücretsiz olarak sağlanan su ise oldukça faydalıydı.

Seminer olarak Turgay Yıldızlı'nın Specialty Turkish Coffee sunumuna katılabildim ve bu seminerden oldukça faydalandım. Workshop olarak ise İstanbul'un bir çok önde gelen profesyonelinin bulunduğu ve Berlin'den Five Elephants'ın yönettiği bir cupping buluşmasına katıldım. Kavurma yarışmasına çok kısa bir göz atıp, benim için yeni olan bu husus hakkında olabildiğince çok bilgi sahibi olmaya çalıştım. Ayrıca Türkiye'nin önemli kahve kültürü sitelerinden Alice Coffee Culture'ın yöneticisi Cihan Başpınar ile tanışma fırsatı buldum.

Özetlemek gerekirse, İstanbul Kahve Festivali 2015, seminerleriyle, workshoplarıyla, eğitimleriyle, katılımcı kahve dükkanları ve kavurucularıyla bütün kahve insanlarını bir araya getiren başarılı bir etkinlikti.






No comments:

Post a Comment